Binlerce yılın birikimi ortak yaşam kültürümüz küresel göç, nüfus artışı ve teknoloji hızına yenik düştü. Elli-altmış yılda çoğu değerlerimiz buharlaştı.
Doğamızı refah uğruna katlettiler. Katliam olanca hızla devam ediyor. Duyan, gören, dur diyen yok.
Geriye dönüşü olmayan yanlışlar hız kesmiyor. Örneğin: 1974 Yargıtay, 1984, 1986 Anayasa Mahkemesi karaları varken 80 yıllık birikimler, stratejik ve ekonomik değerler ile aziz vatan toprakları bizim olmaktan çıkarıldı. Devam ediyor.
Oysa; toprak larvadan fil’e tüm canlıların bağımlı olduğu yegane yaşam kaynağıdır. Besin zincirini oluşturmaktadır. Hayat kaynağı ne yazık ki acımasızca katlediliyor.
Bu gerçeğin yalın örneklerini görüntüledim.
Yer kürede hiçbir hükümran (egemen) devlet konut kullanım hakkı dışında, önemli değerlerin mülkiyetini devretmez ve toprağın tapusunu vermez.
Doğa ve sakinlerinin hayat damarlarını kestik, kestirdik. Hastalandı, görmezden geldik. Yok, oluşlarına seyirciydik. Gelecek kuşakların emanetine ihanet ettik.
Sonu hazırlayan etken cehalet, hıyanet, ihmal, gaflet ve aç gözlülüktür. Çıkarını her türlü değer üstü gören arsız, yüzsüz ve hırsızlara dur diyemedik. Varlığı yok etmek doğa suçudur. Cezasını kendisi takdir edecektir.
Kamu erkini kullananlar önlem almak şöyle dursun yardımcıdırlar. Bu kitapta verilen görüntüleri izlediğimizde görülecektir.
Sorumsuz davranış ve yanlışa dur diyen, uyaran, engelleyen çıkmadı. Fikir önderleri, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, çevre bakanlığı, barolar, odalar, sendikalar ve çoğunluğu oluşturan bizler seyirciydi.
Yok, edilen doğamızın feryat ve figanını dinlemeli ve karşı duruşlar geliştirmeliyiz.
Yurdumuzun ırmakları, gölleri, ovaları ve dağlarının görkemini sakinlerinin yaşamından gözlemlerimi, Okuru eğlendireceğini umduğum, küçük küçük yaşanmış hikayeleri,
İnsan ruhunun derinlerinden kaynayan sözlerin özü ve şiirleri,
Vermeye çalıştım.
Görüntüleri yerel sanma, sonuna kadar izle. Birlikteliğimiz, doğamız, kültürümüz varoluşumuzdan bugüne ortaktır. Yörenizde gördüklerinizle örtüşür. Verilen örnekler ilgi uyandırmak, bilgi vermek amaçlıdır. Kaybettiklerimizi saymak yılların, ciltlerin işidir.
Ben de buradaydım ve yaşadım diyebilmek için sizler de kayıplarınızı yazıya dökmeli, belgeselleştirmelisiniz.
Eşim, çocuklarım, torunlarım ve okuyanlara armağanımdır.
R. ERBAY